Lut (a.s) ve Kavmi ile ilgili ayetler...
Lut (a.s) ve Kavmi ayetleri oku, kuran meali dinle
- En'am Suresi, 86. ayet: İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık.
- Araf Suresi, 80. ayet: Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?
- Araf Suresi, 81. ayet: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz."
- Araf Suresi, 82. ayet: Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı.
- Araf Suresi, 83. ayet: Bunun üzerine Biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
- Araf Suresi, 84. ayet: Ve onların üzerine bir (azap) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte.
- Hud Suresi, 70. ayet: Ellerinin ona uzanmadığını görünce (İbrahim durumdan) hoşlanmadı ve içine bir tür korku düştü. Dediler ki: "Korkma. Biz Lut kavmine gönderildik."
- Hud Suresi, 74. ayet: İbrahim'den korku gittiği ve ona müjde geldiği zaman, Lut kavmi konusunda Bizimle çekişip-tartışmalara giriyor(du).
- Hud Suresi, 77. ayet: Elçilerimiz Lut'a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: "Bu, zorlu bir gün" dedi.
- Hud Suresi, 78. ayet: Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. "Ey kavmim" dedi. "İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah'tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?"
- Hud Suresi, 79. ayet: Dediler ki: "Andolsun, senin kızlarında bizim haktan bir şeyimiz (ilgimiz ve arzumuz) olmadığını sen de bilmişsindir. Bizim ne istediğimizi gerçekte sen biliyorsun."
- Hud Suresi, 80. ayet: Dedi ki: "Size yetecek gücüm olsaydı veya sağlam bir yere sığınabilseydim."
- Hud Suresi, 81. ayet: (Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azap) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"
- Hud Suresi, 82. ayet: Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık;
- Hud Suresi, 83. ayet: Rabbinin Katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
- Hud Suresi, 89. ayet: "Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil."
- Hicr Suresi, 59. ayet: "Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız."
- Hicr Suresi, 60. ayet: "Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır."
- Hicr Suresi, 61. ayet: Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde,
- Hicr Suresi, 62. ayet: (Lut) Dedi ki: "Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz."
- Hicr Suresi, 63. ayet: "Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik."
- Hicr Suresi, 64. ayet: "Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz."
- Hicr Suresi, 65. ayet: "Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin."
- Hicr Suresi, 66. ayet: Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir."
- Hicr Suresi, 67. ayet: Şehir halkı birbirlerine müjdeler vererek geldi.
- Hicr Suresi, 68. ayet: (Lut onlara) "Bunlar benim konuğumdur, beni utandırıp-dillere düşürmeyin" dedi.
- Hicr Suresi, 69. ayet: "Allah'tan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin."
- Hicr Suresi, 70. ayet: Dediler ki: "Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?"
- Hicr Suresi, 71. ayet: Dedi ki: "Eğer yapmak-istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım."
- Hicr Suresi, 72. ayet: Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.
- Hicr Suresi, 73. ayet: Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.
- Hicr Suresi, 74. ayet: Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.
- Hicr Suresi, 75. ayet: Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten ayetler vardır.
- Hicr Suresi, 76. ayet: O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.
- Hicr Suresi, 77. ayet: Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler vardır.
- Enbiya Suresi, 74. ayet: Lut'a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi.
- Enbiya Suresi, 75. ayet: Onu rahmetimize soktuk, çünkü o, salihlerdendi.
- Şuara Suresi, 160. ayet: Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
- Şuara Suresi, 161. ayet: Hani onlara kardeşleri Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
- Şuara Suresi, 162. ayet: "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
- Şuara Suresi, 163. ayet: "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin."
- Şuara Suresi, 164. ayet: "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
- Şuara Suresi, 165. ayet: "Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?
- Şuara Suresi, 166. ayet: "Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz."
- Şuara Suresi, 167. ayet: Dediler ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın."
- Şuara Suresi, 168. ayet: Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım."
- Şuara Suresi, 169. ayet: "Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar."
- Şuara Suresi, 170. ayet: Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
- Şuara Suresi, 171. ayet: Yalnızca geri kalanlar içinde bir kocakarı hariç.
- Şuara Suresi, 172. ayet: Sonra geride kalanları yerle bir ettik.
- Şuara Suresi, 173. ayet: Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kötü.
- Şuara Suresi, 174. ayet: Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
- Şuara Suresi, 175. ayet: Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır esirgeyendir.
- Neml Suresi, 54. ayet: Lut da; hani kavmine demişti ki: "Siz, açıkça gördüğünüz halde, yine de o çirkin utanmazlığı yapacak mısınız?"
- Neml Suresi, 55. ayet: "Siz gerçekten, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır, siz (yaptığı şeyi) bilmeyen bir kavimsiniz."
- Neml Suresi, 56. ayet: Kavminin cevabı: "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı.
- Neml Suresi, 57. ayet: Biz de, onu ve ailesini kurtardık, yalnızca karısı hariç; onu geride (azap içinde kalanlar arasında) takdir ettik.
- Neml Suresi, 58. ayet: Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
- Neml Suresi, 59. ayet: Dedi ki: "Hamd Allah'ındır ve selam O'nun seçtiği kullarının üzerinedir. Allah mı daha hayırlı yoksa onların ortak koştukları mı?"
- Ankebut Suresi, 25. ayet: (İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur."
- Ankebut Suresi, 26. ayet: Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
- Ankebut Suresi, 27. ayet: Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve onun soyunda (seçtiklerimize) peygamberliği ve kitabı (vahy ihsanı) kıldık, ecrini de dünyada verdik. Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır.
- Ankebut Suresi, 28. ayet: Lut da; hani kavmine demişti: "Siz gerçekten, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı 'çirkin bir utanmazlığı' yapıyorsunuz."
- Ankebut Suresi, 29. ayet: "Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu.
- Ankebut Suresi, 30. ayet: Dedi ki: "Rabbim, fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et."
- Ankebut Suresi, 31. ayet: Bizim elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular."
- Ankebut Suresi, 32. ayet: Dedi ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu Biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır."
- Ankebut Suresi, 33. ayet: Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."
- Ankebut Suresi, 34. ayet: "Şüphesiz Biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz."
- Ankebut Suresi, 35. ayet: Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır.
- Saffat Suresi, 133. ayet: Gerçekten Lût da gönderilmiş (elçi)lerdendi.
- Saffat Suresi, 134. ayet: Hani Biz onu ve ailesini topluca kurtarmıştık.
- Saffat Suresi, 135. ayet: Geride bırakılanlar arasında bir yaşlı kadın dışında.
- Saffat Suresi, 136. ayet: Sonra geride kalanları yerle bir ettik.
- Saffat Suresi, 137. ayet: Siz onların üstünden muhakkak geçip gidiyorsunuz; sabah vakti.
- Saffat Suresi, 138. ayet: Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?
- Sad Suresi, 13. ayet: Semud, Lut kavmi ile Eyke halkı da. İşte onlar (Allah'a karşı isyanda birleşen ve güç toplayan) fırkalar(dı).
- Kaf Suresi, 13. ayet: Ad, Firavun ve Lut'un kardeşleri,
- Kamer Suresi, 33. ayet: Lut kavmi de uyarıları yalanladı.
- Kamer Suresi, 34. ayet: Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık;
- Kamer Suresi, 35. ayet: Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
- Kamer Suresi, 36. ayet: Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler.
- Kamer Suresi, 37. ayet: Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. "İşte azabımı ve uyarmamı tadın."
- Kamer Suresi, 38. ayet: Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi.
- Kamer Suresi, 39. ayet: Şimdi azabımı ve uyarmamı tadın.