Allah'ın iman etmeyenlere soruları

Bu bölümde "Allah'ın iman etmeyenlere soruları" kategorisine göre listelenen Kuran ayetlerini okuyabilirsiniz. Kuran Oku, Kuran Meali Dinle...

 
  • Bakara Suresi, 28. ayet: Nasıl oluyor da Allah'ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O'na döndürüleceksiniz.
  • Bakara Suresi, 77. ayet: (Peki) Onlar, Allah'ın gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı?
  • Bakara Suresi, 80. ayet: Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"
  • Bakara Suresi, 170. ayet: Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?
  • Al-i İmran Suresi, 83. ayet: Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler.
  • Nisa Suresi, 39. ayet: Allah'a ve ahiret gününe inanarak Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir.
  • Nisa Suresi, 53. ayet: Yoksa onların mülk'ten bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara 'çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu' bile vermezlerdi.
  • Nisa Suresi, 82. ayet: Onlar hala Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.
  • Nisa Suresi, 139. ayet: Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.
  • En'am Suresi, 6. ayet: Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik.
  • En'am Suresi, 40. ayet: De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah'ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip çatarsa, Allah'tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz (çağırın bakalım.)"
  • En'am Suresi, 46. ayet: De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?" Bak, Biz nasıl ayetleri 'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt çevirip-engelliyorlar?
  • En'am Suresi, 158. ayet: Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz."
  • Araf Suresi, 185. ayet: Onlar, göklerin ve yerin 'bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete' (melekût) Allah'ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?
  • Yunus Suresi, 31. ayet: De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız?
  • Yunus Suresi, 34. ayet: De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?" De ki: "Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?"
  • Yusuf Suresi, 107. ayet: Şimdi bunlar, kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?
  • Ra'd Suresi, 16. ayet: De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır ve O, tektir, kahredici olandır."
  • Nahl Suresi, 33. ayet: (Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
  • Nahl Suresi, 45. ayet: Artık 'kötülüğü örgütleyip düzenleyenler', Allah'ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?
  • İsra Suresi, 68. ayet: Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.
  • İsra Suresi, 69. ayet: Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız.
  • İsra Suresi, 99. ayet: Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler.
  • Meryem Suresi, 67. ayet: İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?
  • Mü'minun Suresi, 55. ayet: Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla
  • Mü'minun Suresi, 56. ayet: Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller.
  • Mü'minun Suresi, 68. ayet: Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
  • Neml Suresi, 59. ayet: Dedi ki: "Hamd Allah'ındır ve selam O'nun seçtiği kullarının üzerinedir. Allah mı daha hayırlı yoksa onların ortak koştukları mı?"
  • Kasas Suresi, 71. ayet: De ki: "Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?"
  • Kasas Suresi, 72. ayet: De ki: "Gördünüz mü söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa Allah'ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek İlah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?
  • Ankebut Suresi, 4. ayet: Yoksa kötülükleri yapanlar, Bizi (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü hükmediyorlar?
  • Ankebut Suresi, 50. ayet: Dediler ki: "Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler yalnızca Allah'ın Katındadır. Ben ise, ancak apaçık bir uyarıcıyım."
  • Ankebut Suresi, 51. ayet: Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.
  • Ankebut Suresi, 61. ayet: Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?
  • Rum Suresi, 9. ayet: Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
  • Fatır Suresi, 3. ayet: Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?
  • Fatır Suresi, 37. ayet: İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.
  • Yasin Suresi, 77. ayet: İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir.
  • Yasin Suresi, 81. ayet: Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmağa kadir değil mi? Elbette (öyledir); O, yaratandır, bilendir.
  • Fussilet Suresi, 40. ayet: Bizim ayetlerimiz konusunda çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir.
  • Fussilet Suresi, 52. ayet: De ki: "Gördünüz mü haber verin; eğer o (Kur'an) Allah Katından ise, sonra siz onu inkar etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?"
  • Zuhruf Suresi, 31. ayet: Ve dediler ki: "Bu Kur'an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?"
  • Zuhruf Suresi, 32. ayet: Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında maişetlerini aralarında Biz paylaştırdık ve onlardan bir bölümü (diğer) bir bölümünü 'teshir etmesi için, bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır.
  • Casiye Suresi, 6. ayet: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler?
  • Tur Suresi, 35. ayet: Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?
  • Tur Suresi, 36. ayet: Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar.
  • Tur Suresi, 40. ayet: Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?
  • Tur Suresi, 41. ayet: Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece yazıp-duruyorlar?
  • Tur Suresi, 42. ayet: Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) ‘o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.
  • Zariyat Suresi, 43. ayet: Semud (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onlara: "Belli bir süreye kadar yararlanın" denmişti.
  • Kamer Suresi, 15. ayet: Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
  • Kamer Suresi, 16. ayet: Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış?
  • Kamer Suresi, 17. ayet: Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
  • Kamer Suresi, 51. ayet: Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
  • Vakıa Suresi, 57. ayet: Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz?
  • Vakıa Suresi, 58. ayet: Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü?
  • Vakıa Suresi, 59. ayet: Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz?
  • Vakıa Suresi, 62. ayet: Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?
  • Vakıa Suresi, 63. ayet: Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
  • Vakıa Suresi, 64. ayet: Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
  • Vakıa Suresi, 65. ayet: Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
  • Vakıa Suresi, 68. ayet: Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?
  • Vakıa Suresi, 69. ayet: Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?
  • Vakıa Suresi, 70. ayet: Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?
  • Vakıa Suresi, 71. ayet: Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?
  • Vakıa Suresi, 72. ayet: Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz?
  • Hadid Suresi, 10. ayet: Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va'detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  • Mülk Suresi, 21. ayet: Eğer O, rızkını tutsa (vermese), rızkınızı verecek olan kimmiş? Hayır; onlar, bir azgınlık ve nefret içinde inatla direniyorlar.
  • Mülk Suresi, 22. ayet: Şu halde yüzükoyun sürünerek yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol üzerinde dümdüz yürümekte olan mı?
  • Mülk Suresi, 30. ayet: De ki: "Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir?
  • Kalem Suresi, 35. ayet: Öyleyse, Müslümanları suçlu-günahkar olanlar gibi (eşit) kılar mıyız?
  • Kalem Suresi, 36. ayet: Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
  • Kalem Suresi, 37. ayet: Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
  • Kalem Suresi, 38. ayet: İçinde, neyi seçip-beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye.
  • Kalem Suresi, 39. ayet: Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.
  • Kalem Suresi, 40. ayet: Onlara sor: "Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak?
  • Kalem Suresi, 41. ayet: Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını getirsinler.
  • Kıyamet Suresi, 36. ayet: İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?
  • Kıyamet Suresi, 37. ayet: Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?
  • Kıyamet Suresi, 38. ayet: Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.'
  • Kıyamet Suresi, 39. ayet: Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
  • Kıyamet Suresi, 40. ayet: (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?
  • Beled Suresi, 5. ayet: O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  • Beled Suresi, 6. ayet: O: "Yığınla mal tüketip-yok ettim" diyor.
  • Beled Suresi, 7. ayet: Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  • Beled Suresi, 8. ayet: Biz ona iki göz vermedik mi?
  • Beled Suresi, 9. ayet: Bir dil ve iki dudak?
 

Üst kategoriler